12 Mart 2012 Pazartesi

Dragon Actually - G.A Aiken




Kitap ismi: Dragon Actually
Yazar Adı: G.A Aiken
Yayınevi:  Samhain
Türü: BDSM, Fantastik, Erotik
Seri Adı: Dragon Kin
Seri Sıralaması: 1
Toplam Kitap Sayısı: 6 + 2 ara kitap
Format: E-Book
Dil: İngilizce
Sayfa: 372








Kitabı beğendim mi?


Kitabı dayanamadım filiz ablamında anlatmasıyla çıkmadan önce okuyuverdim. Bir açıdan çevirisini okuyunca karşılaştırmak daha da iyi olacaktır. Hikayeye kapılmamın nedenlerinden biride ilginç bir hikaye olmasıydı.

Şu ana kadar ejderha temalı bir kitap okumamıştım. Çokta methini duyunca şans verdim açıkçası pişmanda olmadım. Yazarın detaysız anlatımına ise bayıldım. Beni mağaranın hatlarıyla, havayla suyla boğmadı ya yeni bir nefes gibi geldi açıkçası! Filiz ablamında dediği gibi büyüklere masal tadındaydı. İçerik cidden yetişkinlere yönelik. İçerisinde bariz olmasada BDSM'ye göndermeler var. BDSM nedir derseniz;


Seksüel tercihleri diğer insanlar gibi olmayan, itaat etmek, ettirilmek isteyenlerin tercih ettiği ilişki biçimine BDSM denir. Tam olarak açarsak bu ilişkide taraflardan biri dominanttır ve partnerine istediği herşeyi yaptırabilir. İtaat eden ise buna karşı çıkmamalıdır. Aksi halde dominant tarafından cezalandırılır. Burada dominant ve itaat eden kişisel tercihe göre değişim gösterebilir. Kimi zaman kadın dominant, erkekte itaat eden olabilir. Bu tür ilişkilerde araç olarak kırbaçlar, kelepçe gibi şeylerde kullanılır. Tamamen bir efendi, köle oyunudur.





Asıl karşılığı budur ama dediğim kitapta bu bize bariz bir şekilde verilmiyor. Yazar imalarda bulunmuş. Ama siz bunu bilmeden okursanız anlam veremeyeceğiniz bir iki şey çıkabilir. Mesela Fearghus yani asıl karakterimizin annesi - yani ejderhaların kraliçesi - kızımız onu gördüğünde odasında zincirliydi. Kız nedeni sorsada kimse ona söylemiyor.

Ama mesela burda kadının oraya zincirli olması kocası yüzünden. Buda eşinin oldukça kıskanç, onu insanlarla paylaşmayacak kadar sevdiğinin ve efendinin ona kim olduğunu gösterme şeklidir. En azından bu tür ilişkilerdeki manası budur. Diğer yandan oğlanımızın kıza attığı şaplaklar, kızın acıdan hoşlanması, kızımızı bağlaması ve ejderhaların sahiplenme törenlerinde yaptığı dağlama da bu tür ilişkilerin getirdiklerindendir.

Hikayeyi sevmemin bir diğer nedeni de komik olması. Bana kaç defa kahkahalar attırdı unuttum. Hele ki kızın koskoca ejderin kafasına kitap atması, sinirlendiğinde kuyruğunu çekmesi, yelesini at yelesi gibi örmesi gibi sahneler süperdi. Yazarın dili esprili. Bu sebeplede kitaba kapıldım.

Karakterlerimiz ise güçlü yapıda kişiler. Fearghus ne kadar diğer insanlar tarafından içine kapanık, sessizliği seven bir adam gibi görünsede oldukça sahiplenici ve dominant bir adam. Eee ne demişler. Sessiz atın çiftesi pek olur. :)

Kızımız Annwlyn'e gelirsek kendisi tam bir amazon. Abartmıyorum boyuyla, posuyla, caniliğiyle, savaşa olan açlığıyla, amazondan başka bir kelime kullanılamazdım onun için. Kimi zaman caniliği karşısında ben bile tırstım desem yalan olmaz.

Ek karakterler ise kitaba neşe katmıştı. Fearghus'un ailesiyle hikayeleri gibi ekstralarda güzeldi. Yazar orta çağ gibi bir ortamda oluşturmuş hikayeyi. Kitapta şu anlık sadece ejderhalar, büyücüler/cadılar var. Seri ilerledikçe çeşitlenebilirler bu türler diye düşünüyorum.

Birde eklemeden geçemeyeceğim yazarımızın dili biraz argo. Ben ingilizce okurken gözüme batmadı. Çevirisini hep beraber göreceğiz.

Konumuza gelirsek Fearghus sessizliği sakinliği seven ve bunun için kendini mağarasına kapatmış bir ejderha. Normalde hiç insanların savaşına karışmaz ama iş bu ki bu sefer ki tamda mağarasının dibinde! Meraktan gidip bakmaktan kendini alamıyor. Bu arada kızımız Annwlyn mağaranın önünde abisinin askerleriyle ölümüne bir savaş vermekte. Ölümcül bir yara almış ama yere düşene kadar elinden geldiğince adamı beraberinde götürmeyede kararlı.

Tamda artık daha fazla savaşamayacağını düşünürken arkasında kocaman bir şey gölge yapmasıyla beraber önünde ki adamlar alevler içinde kalması onu şaşırtıyor. Kafasını kaldırıpta karşısında ejderhayı görünce diğerleri gibi korkmuyor sadece ölmek üzere olduğunu ona iyi bir yiyecek sağlayamadığı için özür dilediğini söylüyor kılıcıyla eğilerek. Biraz kafası kan kaybından kafası bulanmış buralarda tabii. Sonrada bayılıyor.

Uyandığında kendini normal bir yatakta ama bir mağarada buluyor. Üstelik biraz ötesinde de o ejderha! Nasıl, nedenler halledikten sonra ejderha bir cadı çağırarak kızın bakımını sağlıyor ve Annwlyn iyileşme süresince orada kalıyor. Ejderha ile arkadaş oluyorlar. Hatta abisini yenmekte ona bir şövalye buluyor ama o şövalyenin aslında kendisini olduğunu söylemiyor bir tek!

Fearghus kızı gördüğünden beri onun cesaretinden ve bir çok özelliğinden etkileniyor ama onu en çok etkileyen ise kıza karşı hissettiği şehvet. En büyük sorun ise Annwlyn arzuladığı şövalyeyi mi yoksa bağlılığı ve güvenini kazanan ejderi mi seçecektir. Peki ya gerçek ortaya çıktığında ne olacak? Bu sorunun cevabı sizi kitapta beklemekte. :) Ama Annwlyn'in bundan hiçte memnun olmayacağını söyleyebilirim.

İkinci hikayeye gelirsekilk kitapta anlam veremediğim bir çok ayrıntı burada belirginleşmeye başladı. Öncelikle ilk kitapta Fearghus'un anne babasının sahiplenmelerindan bahsediliyordu. Kitapta bunu gördük.

Ek kitap olmasına göre eğlenceliydi. Zaten bunun yazarın tarzı böyle. Bu kitapta değişik bir Bercelak gördük. Genç halinde de aynı zorba halleri var adamın ama prensesi elde etmesi başka türlü mümkün değildi hani. Kız adamı her fırsatta aşağılıyor halbuki Bercelak kıza sırıl sıklam aşık. Ama böyle dediğime bakıpta zayıf sanmayın. :D Kızı kendine aşık edene kadar yapmadığı, etmediği kalmıyor. En sonunda ki bölümde de Kraliçenin Gwenvael'in kuyruğunun ucunun koptuğundaki tepkisi vs oralarda güzeldi. :)

Konuya gelirsek; Bercelak ilk prensesi - ismi aklıma gelmeyecek kadar tuhaf - gördüğünde daha pek bir genç ve toymuş. Sen git kızın kuyruğuna bas ejderha formundayken. Tabi kızda prenses olduğundan şımartılmış. Hemen oğlanın hapse atılmasını buyuruyor ama bir sorun var. Kraliçe kızından hiç hoşlanmıyor o yüzden kızı itilip kakılmış mı hiç umurunda değil. Zaten prenses beyaz bir ejderhacadı olarak doğduğundan gücünden korkuyor Kraliçe. Tahtını alacak diye! Yıllar sonrada kızını savaş lordu yüce Bercelak'a da verince işler çığrından çıkıyor. Prensesin önünde tek bir seçenek bırakılıyor. Bu heybetli adam tarafından sahiplenilmek...



Değerlendirme;




0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...