21 Ocak 2021 Perşembe

Mindf*ck Serisi - S.T. Tabby







Seri Adı: Mindf*ck
Yazar Adı: S.T. Tabbyn
Türü: Gerilim, Korku, Romantik
Yayınevi: Self-Publisher
Format: E-Book
Dil: İngilizce
Sayfa Sayısı: 692
Çıkış Tarihi: Aralık 2016
Değerlendirme: 4,5 / 5 


 

 Öncelikle ilkim’e (Kitap Esintisi) buradan teşekkürler😊Seriyle tanışmamı o sağladı. 😘

Seriye genel puanım 4.5/5

Buçuğu nazarlık olsun 😜

Bir katil düşünün. Başına onca şey gelmesine rağmen kendini tamamen kaybetmemeyi başarmış, size ahlaki değerlerinizi sorgulatacak, neredeyse tanıdığı herkes tarafından yüzüstü bırakılmış ve tek hedefi ona ve ailesine yapılan bu yanlışı akıllara zarar bir şekilde düzeltmeye çalışan bir kadın. 

Üstüne üstelik kendine görev edindiği bu yolda karşısına çıkıp güvenini, sevgisini kazanan adam ise işlediği cinayetleri araştıran dedektif. 

Kitap bu ikilem üzerinden akıp gidiyor. Yazarın farklı bir alanda deneme yapıp aynı zamanda hali hazırda edindiği okuyucu kitlesinin tepkisini çekmeden farklı bir mahlas altında bu kitapları çıkardığını düşünüyorum. 

Anlatımı çok akıcı, kurgu her seferinde şaşırtıcı detaylarla doluydu. Bana bir detay bile tuhaf veya abartı gelmedi. Tam bir dizi tadında yazılmış. Olur da bir gün böyle bir şeye dönüştürülürse, hiç zorluk yaşamayacaklarını düşünüyorum. 

Kitapta Horror Romance olarak dalga geçilen bir sahne aklıma geldi. Bu kitap başlı başına bir tür oluşturmuş gibi. Açıkçası korku, gerilim, aksiyon kitaplarını pek okumam; o yüzden bu yönde ne kadar doyurucu olduğunu uzman biri olarak yorumlayamayacağım. Sadece benim açımdan oldukça doyurucu bir gidişat ve bitiş sağladığını söyleyebilirim. 

Yazarın seri sonunda kızı her şeyi geride bırakmış biri gibi hiçte gerçekçi olmayan bir kalıba sokmamış olması çok iyi olmuş. Kim o kadar şeyden herhangi bir şekilde yara almadan kurtulabilir ki...

Beni ağlatmasa da içimin gittiği çok fazla detay vardı. Hayatın acı yüzü tüm çıplaklığıyla yüzünüze vuruluyor. Belki bu kitap bir kurgu eseri ama verdiği mesajlar günümüzde hala geçerli olan zorbalıklara ışık tutuyor. 

Şiddet detayları okumak sizi rahatsız etmiyorsa, şaşıracağınız, araya aşk karıştırılarak okuyucuya biraz nefes aldıran bir kitap arıyorsanız, bir göz atın derim. 

Yazarın aynı mahlas ile yazmaya devam etmemesine üzüldüm. Başka bir kitabı daha olsa okurdum. Tarzına bayıldım.


Upuzun bir aradan sonra yazdığıma inanamıyorum. Umarım devam ettirebilirim. 😅

12 Ocak 2015 Pazartesi

ÜKG Blog Tur | Tatlı Şeytan - Wendy Higgins



Bloguma maalesef ki uzuuuuuuun bir aradan sonra ilk defa yorum yapıyorum. Ne kadar özür dilesem az sanırım.
Bu sürede iki kitap çevirdim. Biri hatta bu ay çıkacak! Detayları daha sonra sizlere bildirim. Ütopik Kızlar olarak sitemizi açtık. Ve turlara da verdiğimiz uzun bir aradan sonra Wendy Higgins'ın yazdığı, Go Kitap'ın bu ay ki yeni cicisi Tatlı Şeytan ile yine sahalardayız. Turlarımızı özlemişiz ya!

Evet, son book boyfriendim Kaidan namı diğer Kai ile sizi tanıştırayım. Kendisi tam anlamıyla bir kötü çocuk, şeytan, rock grubunda, ardında kırdığı kalplerin kırıntılarını bırakan bir zat. Bu yazıda diğer tur arkadaşlarımın aksine size ikinci kitaptan bahsedeceğim. İnsanlardan merak ettiklerine dair çok yorumlar aldık. Evet, işte Sweet Peril'den bekleyip, beklemeyecekleriniz!

Beklenecekler;

Anna'nın Günah İşlemeye Devam Etmesi: İlk kitabı okumuşsanız sonundaki Anna'nın herkesi şok eden hareketinden sonra Nefiller sıkı gözetim altında. Durum böyle olunca kızımız gecelere akıp, günahlardan günah beğenmeye devam ediyor.

Ayrılık: İlk kitabın gidişatından zaten sizde bunu bekliyorsunuz! Hadi ayrılık üç, beş ay olsa gam yemeyeceğim. Çiftimiz 1,5 yıllık bir ayrılıkta sadece üç kere birbirlerini çok kısa periyodlarla görebildiklerini üzülerek bildiriyorum.

Kaidan'ın Üç Günlük Öteye Taşınması: Bu çocuğu bazen sarsasım geliyor. Lan Allahın lavuğu, kızdan uzaklaşacağım derken cehennemin dibine kaçılır mı? İronik. Bu sırada Kaidan'ın grubu Los Angeles'ta albüm yapıp ünlü olma yolunda emin adımlarla ilerliyorlar.

Yeni Nefilimlerle Tanışma: Hikayenin gidişatına göre kızımızın bütün şeytanları cehenneme göndermesi lazım ve bunun içinde Nefilimlerden oluşan bir grup oluşturuyor.

Babası Olacak Dük'ün Halt Yemeleri: Adam kızını kendi büyütmeyince ne halt edeceğini şaşırmış durumda. Kaidan'ı tehdit etmeler, kızını Kope'a doğru itmeler filan. Not cool, man.

İlanı Aşk: Kız zaten "Seviyorum uleyn!" diye sittin senedir bağırmasına rağmen bu kitapta Kaidan'ın da sonunda o iki küçük kelimeyi dillendirmesini okuyoruz!

Yine Bir Nefilim Ölümü: Bu sefer ki daha duygusal oldu nedense. İçiniz sızlayabilir. Hem de bu kişiyle ilk kitapta tanıştınız!

Kaidan'ın "Tam Randımanlı" Çalışmaması: Yavrum kendini Anna'ya layık hale getirmek için çalışıyormuş numarası yapıp babasının gazabını hatta ölümü göze alıyor. Çok duygulandım duyunca.

Kaidan'ın Bomba Bir 19'luk Olması: Eveeet! 1.5 yıl aranın sanırım EN güzel yanı artık Kaidan'ın 19luk, six packli bir taş olması.

Beklenmeyecekler:

Bol Macera: İlk kitapta çok bir macera yoktu bildiğiniz gibi. En azından son sahneyi o eksiği kapatmıştı. Bu kitapta o kadar bile heyecan söz konusu değil. Tam bir geçiş kitabı olarak Anna'yı savaşa yavaş yavaş hazırlıyorlar. Tabii hepten olaysız bir kitap değil!

Bütün Kitap Boyunca Koklaşmalar: Yok, dostlar, YOK. Beklemeyin. Bu kızla oğlanın birleşmesine HERKES karşı. Resmen "Çarşı herşeye karşı" mode on.

Anna'nın "Ufak Problemi"nden Kurtulma: Kitabın sonlarına doğru Kaidan artık kızı uzaklaştırmaktan yorulunca işler değişiyor. Dolayısıyla oğlanın babasının kokusundan tiksindiği kızdaki bu "masumiyet"tten kurtulmak için önlerine bir engel daha çıktı. Kız bu sefer öyle bir şey olursa melek kılıçının onu kabul etmeyeceğini düşünüyor.


Aklıma gelen önemli başlıklar bunlar. Kitapta sizi bekleyen daha çok şey var! Son kitapta ise savaşın olacağını ön görüyorum. Henüz okuma fırsatım olmadı. Yazar seriye dörde çıkarmış diyorlar ama son kitabın, Tatlı Şeytan'ın Kaidan'ın gözünden anlatılışı olduğu konusunda size uyarayayım!

Sweet Peril çıkana kadar sizde benim gibi Kaidan'ın 19luk six packli hayaliyle kalın! :D
Ayrıca 2 tane Tatlı Şeytan verdiğimiz çekilişimiz Facebook sayfamızda devam ediyor! Tık tık.




12 Eylül 2014 Cuma

Record Series - K.A. Linde


Kitap Adları: Off the Record, On the Record
Yazar Adı: K.A. Linde
Türü: Günümüz Aşk, Erotik
Seri Adı: Record
Toplam Kitap Sayısı: 3
Format: E-Book
Dil: İngilizce
Sayfa Sayısı: 445, 382
Çıkış Tarihi: Mart, Ağustos 2014
Değerlendirme: 4 / 5, 2 / 5


Bu yorum spoiler içerebilir!

Farklı işlerde çalışan karakterleri okumak bana hep cazip gelmiştir ve bu kitaba da başta beni çekende aynı faktör oldu. İster istemez bu adam Senatörlük seçiminin koşuşturmasında bir ilişkiyi nasıl yürütecek diye düşündürtüyor. Gel gelelim ortaya çıkan tam bir ilişki fiyaskosu.

Hikayeye göre kızımız bir üniversite gazetesinde muhabir ve çok ünlü Senatör adayımızın hakkında kötü bir makale yazıyor. Çiftimiz işi ilerlettiklerinden sonra toplum karşılarına çıkmalarına engelde hem bu makale hem de kızın daha üniversite mezunu bile olmamış genç biri olması. Hepimiz siyaset skandallarını pek iyi biliriz. Malum o kişiler toplum örneği (!?) olmak zorundalar veya zorunda bırakılıyorlar.

Lafın özü bu durum benim sinirlerimi de sınırlarımı da epey zorladı. Hikayeyi okurken hep bir duvara tosluyormuşum gibi bir his bıraktı zira çiftimizin başına gelende bu. Ne yapsalar, yapacak olsalar "Ay aman biri görmesin, duymasın, kariyerlerimiz nolur," tiradları bolca kitabımızda geçiyor anlayacağınız. Adam neyi daha çok istediğine karar veremeyen bir öküz, kızımız ise gençliğinin baharında bu öküze toslama hatası yapmış bir zavallı.

İlk kitabın  sonunda öküz seçimini yapamadığı için kızımız onun yerine yapıp o koca kıçına tekmeyi basıveriyor. Gel gelelim ikinci kitapta bunlar şimdi tutkulu bir şekilde birleşirler diye bekleyenlerden olunca dondurması yeri boylamış çocuk gibi hem ağzı açık, hemde gözleri hüsranla dolmuş şekilde kaldım. 

'Neden?' derseniz, öncelikle hangi romans tanımına sığar bilemeyeceğim ama yazar çiftimizin kitabın %85'ine kadar barışmayacağına karar vermiş. Sırf onunla kalmamış ikisini de başkalarıyla eşleştirmiş, araya böööyle bir sekiz ay boşluk koymuş ki iyice delirsinler birbirleri için. Bilin bakalım noldu? Deliren BEN OLDUM!! Yazarımızı dehşet bir şekilde bu kararı için kınamak istiyorum. Be kadın ne istedin bu çocuklardan? Resmen reytinge kurban giden diziler gibi oldular. 

Bütün kitaptır beklediğim kavuşma sahnelerini kısacık ve SONUNDA okuyunca tansiyonum zirve yapıp kitap için iade bile istedim. Durum böyle olunca anladım ki beklentiyle kitaplara başlamamaya devam etmeli ve salim kafayla seriyi bitirmeliyim. Spoiler uyarımdan sonra yorumu okumuşsanız, bunlar sizi rahatsız etmezse, farklı bir şeyler okumak istiyorum diyorsanız o zaman tam size göre bir kitap. Keyfini çıkarın!

11 Eylül 2014 Perşembe

ÜKG Blog Tur: Çırılçıplak - Raine Miller | Tanıtım Videosu


Çırılçıplak kitabın yaptığımız tura hoş geldiniz! 
Tanıtım videomuz hakkındaki görüşlerinizi mutlaka bekliyoruz! 
Öncesinde;


| Tur Takvimi |

11.09 | Ön Okuma - Kitab-ı Sevda
11.09 | Tanıtım Videosu - Romancekolik
12.09 | Yorum + Seri Tanıtımı - Kitap Esintisi
13.09 | Yorum + Yazarla Söyleşi
13.09 | Yorum - Sevgili Kitap
13.09 | Yorum + Karakter Söyleşisi - Yorumbaz 





7 Eylül 2014 Pazar

The Wild Side Trilogy - R.K. Lilley


Kitap Adları: The Wild Side, Iris, Dair
Yazar Adı: R.K. Lilley
Türü: Erotik, Günümüz Aşk, Gizem
Seri Adı: The Wild Side
Format: E-Book
Dil: İngilizce
Sayfa Sayısı: 125, 115, 120
Çıkış Tarihi: Mayıs, Haziran, Temmuz 2014
Değerlendirme; 4, 3, 2 / 5

Antropozlu, özgüvenini yerlerde olan bir karakteri daha da okursam! Seri boyunca iki karakterinde kafasını duvarlara vurup, kıvılcım çıkartırken deli kahkahalar atmak istedim. Erkek karakterin her kız karşısında pısırık kaldığı an resmen tansiyonum zıplıyordu. Kız resmen ele avuca gelmez, arsız, edepsiz bir şey. Sırf şu adama karşı kullandığı erkekliğini yerler altına alan tavırları uyuzuma gitti. Bu kadar mı olur? dedirtti resmen.

Şimdi konuya göre adam 40larında oldukça başarılı bir yazar. Kız ile spor salonunda tanışıyorlar ve hemen canları mercimek çekiyor. Öyle ki neredeyse salonda fırına verecekler. Başlarda konuyu tipik sugar daddy arayan kız olarak görüyorsun. Ki son kitaba kadar kızın geçmişindeki gizem açıklanmadığı için elinde başka teoride kalmıyor. Bu kızımız bildiğiniz bacak ve D cup göğüsten oluşan sapsarışın, çıplaklığa pek gık çıkarmayan, dans etmeyi seven, kumara zaafı olan bir manyak.

Oğlumuzda cazgır mı cazgır bir karıyla evliliğini yeni bitirmiş, spor yüzünden epey zinde ama duygusal olarak çöküşte bir zat. Tabii, böyle bir kızın ona ilgi duyması egosunda epey şeyler yapıyor. Ama kızı her seferinden kendinden itmesi, yaşı sorun etmesi, koca çenesini tutaması bana afakanlar getirdi. O kadar ki seriye bayılarak başlangıç yaptığım halde gittikçe birer puan düşürdüm. Aslında serinin sonundaki entrikanın bağlanışını oldukça ilginçti.

Yazarımızı ülkemizde de çıkan Uçuşta kitabından tanıyorsunuzdur. Buradaki Dair'i sakın ama SAKIN benim gibi James vari bir şey sanmayın. Zira alakaları yok. Gerçi adamda potansiyel var. Tam hah oldu, içinden bir dominant çıkacak en azından bir kıza höt diyecek derken şekeri elinden alınan cezalı çocuklar gibi hemen morali bozuluyor. Kızdan dilediği özürlerin haddi hesabı yok tabii. Gözümü devirdiğimi görüyorsunuz değil mi? Neyse benden uyarması, gerisi size kalmış. :)

6 Eylül 2014 Cumartesi

My Darrling - Krystal McLean





Kitap Adı: My Darrling
Yazar Adı: Krystal McLean
Türü: Dark Romance, Genç Yetişkin, Romantik
Yayınevi: Self-Publisher
Format: E-Book
Dil: İngilizce
Sayfa Sayısı: 117
Çıkış Tarihi: Ocak 2013
Değerlendirme: 5 / 5 



Konusunu asla unutamayacağınız, ucundan köşesinden hafızanızda kalacak kitaplar vardır ya, My Darrling'te benim için onlardan biri.

Bir öneri üzerine Dark Romance olduğu için başlamıştım. Aslında konusu kısmen farklı olsa da bir süre saçma gelmişti. Kendi halinde bir kız çocuğu neden bir katile bu kadar hayranlık duysun ki? Tabii, başta bu saplantı tamamen kızın bir gün dedektif olmak ve kendi kendine gizemin ipuçlarını çözmek istediğinden.

Bu merak duyduğu katilde öldürdüğü insanların ellerini kesip sırtlarına melek kanatları çizen bir manyak. Basının bu olaya gösterdiği ilgide katilin hiç beklenmedik ve 19 yaşında bir genç olması yüzünden.

Kızın katili kılık değiştirmesine rağmen tanıması ve peşine düşmesiyle hikayemiz başlıyor. Bir süre sonra oğlanda kızın kimliğini bildiğinin farkında bir şekilde ertesi gün yine aynı yere onu çağırıyor. Çiftimizin arkadaşlık/sevgili durum böylece başlıyor. Kitabın çoğunda beraber geçirdiği zamanlar anlatıyor ve çok tatlı bir çift olup çıkıyorlar. Bu süreçte Isaac insanları öldürmeyi bırakıyor. Kızımızda onunla buluşmak için sürekli birilerine yalan söyleme çabasında.

Sonra bir gün tanıştıklarından beri Isaac ilk defa işi olduğunu söylüyor. Hem de bir gün öncesinde çiftimiz Isaac'in güzel bir ortam oluşturmasıyla ilişkilerini bir adım ileriye taşımışlardı.

Kızımız bu durumdan şüphelenip ertesi gün yine motel odasına gidince Isaac'in birinin elini kesip öldürmesine şahit oluyor. Şaşkın olan kızın ise tek sorduğu, "Neden?" Isaac ise ona zarar vermemek için yaptığını söylüyor. Yıllardır içinde birinin canını almaya, kan akıtmaya karşı bir ihtiyaç olduğunu ve onunla tanıştığından beri bu ihtiyacın daha zorlu hale geldiğini ama ona zarar veremeyeceği için böyle olması gerektiğini açıklıyor. Çok uzun süredir de kendini teslim etmeye çalıştığını, kızla tanıştığı gün tanınmak istediği için öyle etrafta gezdiğini anlatıyor.

Kısa süre sonrada odayı FBI basıyor. Kızımızı da yardım ve yatakçılıktan tutukluyorlar. 2 yıl gibi bir süre hapishanede kalıyor. Isaac ise idam edilmeden önce 10 sene yaşıyor. Ve bu 10 senede kıza defalarca aşk mektubu gönderiyor ve onu ziyaret etmesi için rica ediyor. Kızımız ise hiçbirine cevap vermiyor. Ama Isaac'in ölmeden önce son bir dileği var. O da idam anında kızın yanında olması. Ölmeden önce öldürdüğü insanların ailesinden özür dileyip kıza tekrar aşkını ilan ederek onun gözlerinin önünde can veriyor.

Bu yorumu yazarken kitabı hatırlamak adına tekrar o sonuna bir bakayım dedim ve kendimi aynı yoğun duygusallık içinde buldum. Gözlerim doldu. Beni her zamanki gibi en çok etkileyen mutsuz son olması oldu. Romantik kalbim ister istemez "Neden kızla bu hale dönüşmeden karşılaşmadı ki?" demeden durmadı. Kitabı bitirdiğimde anın yoğunluğuyla ağladığımı itiraf ediyorum. Yazarın keşke başka ve uzun soluklu kitapları olsaydı. Kesinlikle favori yazarlarım arasında olurdu.

İşte Isaac'in son sözleri;

"Bir kaç dakika içinde olacakları sonuna kadar hak ettim. Ama kurbanlarım ve aileleri başlarına gelenleri hak etmemişlerdi. En sonunda bana dünyanın güzel bir yer olacağını ve benim gibi canavarları karşılıksız şekilde sevebilecek insanlarla dolu olduğu gösterildi. Sophie, tanıştığımız ilk günkü kadar güzel görünüyorsun. Bana verdiğin her şey için, en önemlisi beni sevdiğin için teşekkür ederim. Baharda yaprakların rengi değiştiğinde lütfen beni hatırla. Nerede olursam olayım, hep seni düşüneceğimi unutma, aşkım."

5 Eylül 2014 Cuma

Debth Inheritance - Pepper Winters





Kitap Adı: Debt Inheritance
Yazar Adı: Pepper Winters
Türü: Dark
Yayınevi: Self-Publisher
Seri Adı: Indebted
Seri Sıralaması: 1
Toplam Kitap Sayısı: 3
Format: E-Book
Sayfa Sayısı: 222
Çıkış Tarihi: Ağustos 2014
Değerlendirme: 1 / 5



Pepper'ın çalışmalarını en başından beri takip ediyorum ve dark romance tarzını, alfa karakterlerini hatta korkunç sahneleri yazışını bile seviyorum. Ne bileyim sanırım beni tatmin ediyorlar. Kulağa tuhaf gelebilir ama bazı okurların kitaplardan neler beklediğini tam anlamıyla anladığını düşünüyorum. Şahsen benim beklentilerimin masum olmadığı kesin.

Ama maalesef ki bu kitap bana göre değildi. Jethro fazla öküz, çoğunlukla dallama hatta ruhsuz bir şeydi. Bana göre işin içinde iyi bir konu ve erkek karakter olunca tatmin edici oluyor ama ikisinden biri eksikse sorun yaşıyorum.

Karakterlerin iç dünyasına girmekte pek sorun çekmedim ama çoğu zaman ne ikisinin kişiliğinden hazzettim ne de amaçlarından. Hep kitapta olacağından emin olduğum romansın peşindeydim ama sonunda çiftin arasında ilgi kırıntısı bile bulamayınca resmen bunalıma girdim. Kitabın bir kısmında bulurum ümidiyle de kitabı bitirmiştim halbuki. Sanırım kitabı benim gözümde öldüren de buydu.

Aslında Pepper'ın kitapta ne yapmaya çalıştığını anlayabiliyorum. Bu kitap bir serinin/hikayenin başlangıcı ve yazarın gözünden bütün bu olaylar olmak zorundaydı ama benim pervasız romantik kalbim bunu kabul eder mi? Elbette hayır.

Pek feminist sayılmam ama canilerin Nila'ya yaptıkları benim bile yüzümü buruşturmama neden oldu. Jethro'nun Nila'ya karşı cinsel isteksizliği de tabii duruma yardımcı olmuyor. Tabii, Nila'ya kendinin olarak görüyor ama işkence etmek için. Ona dokunan başka erkekleri kıskanıyor çünkü Nila onun oyuncağı! Kıza karşı ufacık bir şey hissetse ya da duygusal olarak kıza yapılanlar karşısında kendiyle savaşsa, sanırım kitaptaki çoğu şeyi kabul edebilirdim.

Sızlanmam böyle uzarda gider çünkü kitaba karşı gerçekten büyük beklentilerim vardı ama sanırım bu kadar yeterli olacaktır. Yine de seriyi yargılamak adına ikincisini okuyacağım.

Bu kitap bana dürüst bir yorum karşılığı verilmiştir.

***

I follow Pepper's works from the begging, love her writing of dark romances, alpha characters, even sometimes gruesome scenes and it makes me, I don't know, satisfied? It can be sound weird but she certainly understand the need what some of the readers seeking from the books.  I do know mine mostly shady.

But unfortunately this book is definitely a turn-off for me. Jethro too callous, mostly jerk even dull. For me if there is a good plot and main male character, it would satisfy me. If there is lack in the one of the two, that's a problem to me.

I haven't had a issue with getting characters mind but I don't like  neither of their personality nor their motive most of the time. I always look for the romance I'm sure I'll be getting and in the end depressed about when I couldn't find any emotion between the two. I finished with the expectation I'll find it somewhere in the book. I think that's what destroy the book for me.

Actually, I can understand what Pepper doing this book. It's a beginning of the story/series and in her imagination these occurrence must happen but to my incorrigible romantic heart? That's unacceptable. I'm not a feminist at all but even I can't keep myself from cringing because of what these vile people do to Nila. Jethro's lack of sexual interest to Nila is not helping the matter as it is.  Surely, he think Nila as his but to torment. He is jealous of other mans touching her because of he think her as his to toy with! Even he is able feels little bit something toward her or emotionally fighting himself but his hands tightened to intervene what they are doing her, then I could accept most of the things in the book.

My ranting could go on and on because I really have a big expectation but that's about cover it. Still I'll read the second then will judge the series. I'm keeping my fingers crossed for it!

This book giving me for the courtesy of honest review.


4 Eylül 2014 Perşembe

Ugly Love - Colleen Hoover






Kitap Adı: Ugly Love
Yazar Adı: Colleen Hoover
Türü: Günümüz Aşk, Yeni Yetişkin
Yayınevi: Atria Books
Format: E-Book
Dil: İngilizce
Sayfa Sayısı: 320
Çıkış Tarihi: Ağustos 2014
Değerlendirme: 4 / 5





Yazarı çok uzun zamandır duyuyordum ve bu bende bazen popüler kitaplarda başıma geldiği gibi bir iticilik yaratıyordu. Umutsuz'u hem bu sebepten hemde çok hüzünlü olduğunu duyunca okuma isteğimi kaybetmiştim. Ugly Love'ın sanırım hem farklı konusu hem tek kitap olması beni kendine çekti. Ön yargılarımı yıkmam gerektiğimi düşünerek okumaya başladım. Büşra'nın (Yorumbaz) bu konudaki teşviklerinin hakkını kesinlikle yiyemem.

Şu aralar okuduğum günümüz romanlarından biraz farklı olarak hafif duygulu bir kitap okumak bana iyi geldi sanırım. Yazarın kurduğu geçmişi çok çarpıcı ama bir o kadar sinir bozucu buldum. Kitaba beş yerine dört vermemdeki en büyük sebepte budur.

Yazar bütün kitap boyunca bize bir geçmiş bir şimdiki zamanda okutan bir anlatım seçmiş. Şahsen fazla flash-backten nefret ederim. Hele ki baş karakterin eski kırıklarını anlatan tipte flashlardan. Bana ne, beni gelecek ilgilendiriyor derim doğal olarak. Yazar o kadar sık aralıkla geçmişe gitti ve Miles geçmişindeki kıza o kadar aşık ki ben asıl çiftimize bir türlü yoğunlaşamadım. Sanki sürekli araya giren bir kara kedi gibiydi o geçmiş. İlişkilerini yaşarken evet büyük bir duvar vardı aralarında. Miles altı yıldan sonra sadece seks odaklı da olsa bir ilişki yaşamayı göze almıştı ama Tate'e ne kadar istese de kendini kaptıramıyordu.Belki Miles'ın çaresizliğini o flashlar olmadan anlayamazdım, bu yüzden tamamen karşı değilim ama bence çiftimizin potansiyelinde büyük bir derece oynama yaptı.

Öte yandan oğlanın pilot olması filan baya etkileyiciydi yalan yok. :D Ta ki yazar gelmiş geçmiş en genç kaptan yapana kadar. Abartmasa olmuyordu sanki...

İlişkilerinin/tanışıklıklarının uzun zamana yayılması aslında benim gözümde o duygusal bağın inanılırlığını artırmış oldu. Şıp diye sevmediler ama böyle insanın yüreğine dokunan bir hikaye çıktı ortaya.

Yazarın kısmen o şiirsel anlatımlarını yadırgadım. Yazmadaki fikir çok güzel ama iş pratikliğe ve uygulamaya gelince gözü yoruyor. Özellikle yazılanlarda bir kafiye yoksa. Her şeye rağmen okuduğuma kesinlikle pişman değilim. Colleen Hoover ile de böylelikle tanışmış oldum. :)


"Aşk her zaman güzel değildir. Bazen hep değişeceğini umarak zamanını harcarsın. Daha iyi bir şeye dönüşeceğini umarak. Sonra farkına varmadan kendini başladığın yerde ve kalbini kaşla göz arasında kaybetmişken bulursun."



13 Temmuz 2014 Pazar

ÜKG Blog Tur: Her Şey Bitti Derken - Katja Millay


Yeni bir turdan herkese merhaba! 

Bu sefer size kalbinizi ısıtacak, bir çok yerde ödül almış, okurların gönlünü çalmış olan Her Şey Bitti Derken ile karşınızdayız! 

Tur Takvimi
Romancekolik | Tanıtım Videosu, Yorum




Kitap Adı: Her Şey Bitti Derken
Yazar Adı: Katja Millay
Yayınevi: Neo Kitap
Türü: Günümüz Aşk, Genç Yeitşkin
Format: Paperback
Dil: Türkçe
Sayfa Sayısı: 496
Çıkış Tarihi: Temmuz 2014
Değerlendirme: 4,5/5




Uzun süredir yorum yazmadım ama bu kitap hakkında bir kaç şeyi dillendirme ihtiyacı duyuyorum. Öncelikle The Sea of Tranquility benim uzun zamandır görüp de çok dillendirildiği için elimin hiç gitmediği kitaplardan biridir. Aynı vaka mesela Tatlı Bela'da da olmuştu. Geç olsun güç olmasın diyebiliyorum ancak.

Kitap sade bir durgunlukta devam ederken kalbinizi öyle bir çalmayı beceriyor ki şaşırırsınız. Bir iki sahne dışında aksiyon yok ama çok gerçekçi bir hikaye var. Yazarın ağzı kesinlikle çok iyi iş yapıyor. Bazen acaba fazla mı abartıyor diyip düşünceleri atlamayı düşünsem de yine okurken buldum kendimi.

Açıkçası Nastya'dan çok ilgimi Josh çekti. Ama sonradan kalbimi öyle kırdı ki, sanırım beklemediğim bir insan olduğu için bu durumdan çok etkilendim. Kızımızın kendini uzaklaştırma sebebine de pek anlam veremesem de bu kadar kısa sürede Josh'un böyle bir olaya sebebiyet vermesine kırıldım ne yalan söyleyeyim. Kendime de bu yüzden şaşırıyorum aslında. Neler neler okumuş insanım ama gelin görün ki bu çocuğun şu yaptığı koydu bana. :)

Bir puan bu yüzden kıracakken kitabın sahnesi sanki gönül alırcasına tatlıydı ki yarım puanı geri verdim. :) Her şeye rağmen son zamanlarda okuduğum en güzel çevirisi, kaliteli baskısıyla benim gönlümü çalan bir kitap oldu. Spoilersız anlatacağım diye kıvrandığım bu kitabı mutlaka okuyun!



TANITIM VİDEOSU

27 Haziran 2014 Cuma

ÜKG Kapak Tanıtımı | Her Şey Bitti Derken - Katja Millay




Bazen kurtuluş için aşkı seçmek gerekir...
Nastya tam 450 gündür konuşmuyorsa, gülmüyor ve ağlamıyorsa,
bir bildiği olmalı;bazı günler sadece öfkesiyle ayakta durabiliyorsa, bir umudu olmalı; 
ayakları onu dönüp dolaşıp Josh’a götürüyorsa,
bir nedeni olmalı;ve tam 450 gün sonra yeniden konuşmaya karar veriyorsa, söyleyecekleri olmalı. 

Josh hayatındaki herkesi teker teker kaybediyorsa,
bunun bir açıklaması olmalı;etrafında görünmez bir güç kalkanıyla dolaşıyor, herkesten kaçıyorsa, bir derdi olmalı;
ve kasabaya yeni gelen kıza Günışığım diyorsa,
bir sırrı olmalı.
Her Şey Bitti Derken, hayat denen yapbozun parçalarını bir arada tutan şeyin sevmek olduğunu bilenlerin, bir de günün en karanlık saatinde çıkagelip, “Her şey bitti demek için çok erken” diyecek bir günışığını bekleyenlerin hikâyesi.
“Baştan sona heyecan dolu, duygusal bir yolculuk. Benim için tartışmasız yılın en iyi kitabı.”
Colleen Hoover
“Çarpıcı bir ilk roman. Her Şey Bitti Derken yüreğimi çaldı, nefesimi kesti, canımı yaktı. Katja Millay’in lirik anlatımına kapılmamak imkânsız.”
Ann Aguirre
“Her Şey Bitti Derken, kitapların eğlendirmekten çok daha fazlasını yapabildiğini hatırlatan bir roman. Katja Millay’in sözcükleri duygularınızı saklandıkları yerden çıkaracak, zihninizi ele geçirecek ve sonunda ayrılmaz bir parçanız olup çıkacak.”
Tough Critic Book Reviews





Katja Millay; Sinema ve televizyon prodüktörlüğü eğitimi aldıktan sonra bir süre film çalışmaları ve senaryo yazarlığı yapan Katja Millay, Her Şey Bitti Derken romanıyla ALA Alex ve SLJ Yılın En İyi Kitabı ödüllerini almış; Amazon ve Goodreads de dahil pek çok mecrada “en iyiler” seçkilerine girmeyi başarmıştır. Ailesiyle Florida’da yaşayan yazar, artık bütün vaktini yazmaya ayırmaktadır.

23 Haziran 2014 Pazartesi

ÜKG Blog Tur: Uçuşta - R.K. Lilley



ÜKG yine bir erotik kitabın turuyla karşınızda!
Bu sefer ki CEO'muz James Cavendish bir otel devi, dominant ve tabii aşık! Kitaba dair daha fazla bilgi için sizi turumuzun diğer duraklarına bekliyoruz!

TANITIM VİDEOSU






8 Haziran 2014 Pazar

Daima Aşk - Sandi Lynn | Tanıtım Videosu



Merhabalar,

Belki biliyor belki bilmiyorsunuzdur ama yeni tur kitabımızın çevirisi bana ait. Dördüncü çevirim Daima Aşk'ın ise ilk uzun çevirim olarak ben yeri ayrı. Hayallerimi destekleyen, bana cesaret veren, koşulsuz olarak varlığını eksik etmeyen bütün insanlara çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız! Çevirimi okuyan herkese de gönülden teşekkürlerimi sunuyorum. :)

Son olarak işte karşınız ÜKG'nin Daima Aşk için yaptığı ve en son Tanıtım Videosu!










Archer's Voice - Mia Sheridan



Kitap Adı: Archer's Voice
Yazar Adı: Mia Sheridan
Yayınevi: Self-Publisher
Türü: Erotik, Günümüz Aşk
Seri Adı: Sign of Love
Seri Sıralaması: 4
Toplam Kitap Sayısı: 4
Format: E-Book
Dil: İngilizce
Sayfa Sayısı: 356
Çıkış Tarihi: Ocak 2014
Değerlendirme: 4.5/5


Şu an bu yorumu nette izlediğim bir videonun ve kitabın verdiği duygu yoğunlukla yazıyorum. Merak edenleri BURAYA alalım.

Mia Sheridan'ı Sign of Love serisinin ilk kitabı olan Leo ile tanımıştım ve o zamandan beri kitaplarını takip etmeye gayret ediyorum. Ama bu kitabı uzun süredir okuyamama sebebim sanırım bundan önceki çıkan Stinger kitabıdır. O kitabı sevemedim pek. Yazarın çiftlere hasret çektirme merakı var maalesef. Ve o kitapta da beş yıl mı bir ayrılık okuyunca bana soldan soldan gelmeye başlamışlardı.

Durum böyle olunca bir yerde Archer karakterini çok sevdiğim bir karakterle eşleştirilmiş görünce dayanamadım ve okudum. Kesinlikle pişman değilim. Ama bahsi geçen diğer karakterle de alakası olmadığını eklemek istiyorum.

Archer bir aile skandalı sonucu kaza geçirmiş ve sesinden olmuş, yıllarca izole yaşamış, bağrınıza basılası, yürek eriten bir varlık. Aslında güçlü olmayan karakterleri pek sevmem ama Archer başta bıraktığı intibanın üzerini kalın bir şekilde çizerek farklı bir adam oldu çıktı!

Kızımıza gelirsek o da yaralı geçmişi olan, dilsiz babasının ölmüne şahit olup geçmişten kaçmak için kasabaya gelen biri. Yıllarca Archer'la kimse iletişime geçmeyip kızımız geçince tabii herkes bir şokta! İşaret diliyle tabii :)

Aslında bana ufak kasabaları anlatan filmleri andırdı. Mutlaka bir entrika, dışarıdan gelip kasabayı ayağa kaldıran bir kız, kasabanın şirret cadısı, masum erkek, yarı masum polisten oluşan bir kadro. Yarı masum derken o rezil Travis'in az kalsın oğlanın bekaretini kızlar deneyimsizlerden hoşlanmaz diye kafasını işleyerek bir striptizciye kaptıracağını unutmuş değilim! Bende bu tür olaylar kaza öncesi gözünü kapatma refleksi uyandırıyor. Bir süre bakamıyor, okuyamıyorum.

Sözün özü duygusal, yeri geldiğince ateşli, hüzünlü ama ara ara aksiyonlu bir hikaye arayanlar için idealdir, öneririm. :) Bende yeri ayrı olacak gibi. Son bölüm çooook şirindi :)

Bazen karşılıklı anlayışla yüklü sessizlik anlamsız bir avuç kelimeden daha anlamlıdır.

26 Mayıs 2014 Pazartesi

ÜKG Blog Tur: Bela - Sally Green | Tanıtım Videosu & Ön Okuma




ÜKG yeni, çok beklenen, namı dünyayı sarmış görünen Bela turuyla karşınızda! Bende size bu kitap için yaptığım videoyu ve ön okumasını paylaşacağım!
Düşüncelerinizi paylaşırsanız çok sevinirim! :)

Tur Takvimi

26.05 | Romancekolik - Tanıtım Videosu & Ön Okuma
26.05 | Zimlicious - Yazar Tanıtımı
27.05 | Kitap Esintisi - Yorum
27.05 | Yorumbaz - Yorum
28.05 | Sevgili Kitap - Yorum & Okuyucu Testi
28.05 | Kitab-ı Sevda - Yorum
28.05 | Kitap Hayvanı'nın Günlüğü - Yorum

Tanıtım Videosu

Ön Okuma




18 Mayıs 2014 Pazar

Grace Street - Ella Dominguez




Kitap Adı: Grace Street
Yazar Adı: Ella Dominguez
Türü: Günümüz Aşk, Erotik, BDSM
Seri Adı: Chapter 8
Seri Sıralaması: 1
Toplam Kitap Sayısı: ?
Format: E-Book
Dil: İngilizce
Sayfa Sayısı: 262
Çıkış Tarihi: Nisan 2014
Değerlendirme: 5 / 5




Okuyacak kitap bulamadığım ve bulduğuma da can havliyle sarıldığım bugünlerde Grace Street ile şans eseri karşılaştım. Aslında kitaba ilk okumaya başladığımda ilgimi çekmemiş ve okumayı bırakmıştım. Sanırım kitapsız kalınca değerini pekala bildim ve ortaya çok ilginç bir kitap çıktı.

Özgün kurgulara doğal olarak bayılıyorum. O kadar hızlı tüketmesem çok iyi olacak ama yeni bir şeyin verdiği heyecanın karşısında duramıyorum ne yapayım :(

Sözün özü bu kitapta FBI için suçlu tanımlaması yapan bir kahraman ile karşı karşıyasınız okurlar. İşin polisiye kısmı varla yok arasında ve bu benim için süüüüper bir ayrıntı.

Oğlumuzun insanların tavırlarını araştırma üzerine bir projesi var ve proje kapsamında belirli kurallarla insanların daha iyi biri olmasına yardım edebileceğini sandığı egotistik birde yapısı var. Şerefsizin önde gideni olduğunu söyleyeyim.

Bu insanları bölümler olarak görüp sayılandırıyor. Elsa ise 8. Bölüm. Ve her bir bölüme dair günlükler tutuyor. Beraber geçirdiği zamanlardaki ikisininde hissettikleri ve yaptıklarını kaydediyor.

Victor Elsa'yı şans eseri bir barda görüyor. Adamın adeta sorunlu insanlara karşı bir radara var. Kızımız daha yeni bir ilişkiden çıkmış ve yeni bir şeyler aramadığı halde Victor tarafından ayartılıyor.

Adam elinde bir sözleşmeyle kızın karşına geçiyor. Ondan ve yaşadıklarından kimseye bahsetmeyecek. Cinsel bir ilişkinin dışında bir şey aramayan Elsa bu teklifi salakça kabul eder. Dersin ağzıyla kuş tutsa erkek bulamayacak. Mevlam insanı böylesine çaresiz yapmasın.

Tabii, o zamanlar bizim saf olmayan Victor'un karşısında pirupak kalan Elsa başına geleceklerden bir haber.

Victor'un en önemli bir kaç şartı şunlar;

Kural 1: Benim evim, benim kurallarım
Kural 2: Her zaman Bay Black olarak hitap edilecek.
Kural 3: İç çamaşırı yasak.
Kural 4: Kişisel soru yasak.

Sağduyudan nasibini almamış kızımız daha bunları duyunca kaçmaya başlaması gerekirken oturup şovun getirilerini izlemeye karar veriyor.

Victor'un aynı zamanda çok sert bir cezalandırma anlayışı var. Bir çoğunun aksine bu acıdan değil de aşağılamadan geçiyor.

İlk cezasında kızı altına işetene kadar güldürtüyor. Lafın gelişi filan da değil. Kıza dair bütün bilgileri topladığından bir şekilde gıdıklanma fobisi gibi bir şey olduğunu biliyor.

İkinci cezalandırmasında ise kıza hala unutamadığı eski sevgilisinin bir kadınla sevişmesini izletiyor.

Üçüncüsü ise kızım harakiri yap kurtul dediğim bir cezalandırma. Buluştukları Grace Sokağındaki evin camında çıplak bir şekilde duracak ve kapıdan içeri kim girerse girsin yerinden ayrılmayacak. Tabii buralara kadar hikayede çok şey gelişiyor ve kızımız hala oğlanı "KURTARABİLECEĞİNİ" zannetmekte. Saf işte ablaları, abileri. Ha birde kör işte göremiyor bir türlü adamın gerçek ve çirkin yüzünü.

Kızımız dediğini yapıyor ve gelen geçen herkes kızı izlerken biri polise şikayet ediyor. Polis bunu alıp kodese atıyor ve dört saat kodeste kalan Elsa'yı Victor kurtarmıyor. Buralarda Victor'a küfürü bassamda ah be kızım vah be kızım demekten de kendimi alamıyorum. Okuduğum diskfonsiyonel çiftlerede bu şekilde bir yenisini eklemiş oldum. Kitapta daha anlatmadığım çok şey var emin olun. Ben hardcore yerlerini anlattım ki ona göre okuyun ve umarım benim kadar bu özgün kurgudan hoşlanırsınız!

10 Mayıs 2014 Cumartesi

ÜKG Blog Tur: Efsane - Marie Lu



Tur Takvimi

10.05 | Romancekolik - Kitap Yorumu



Kitap Adı: Efsane
Yazar Adı: Marie Lu
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Türü: Distopya, Bilim Kurgu, Genç Yetişkin
Seri Adı: Efsane
Seri Sıralaması: 1
Toplam Kitap Sayısı: 3
Format: Hardcover
Dil: Türkçe
Sayfa Sayısı: 314
Çıkış Tarihi: Mayıs 2014
Çevirmen: Sefa Emre İlikli
Değerlendirme: 4 / 5


İşte beklenen an geldi ve Romancekolik her zaman ki gibi Genç Yetişkin kitabı okumadan önce kendine telkinlerini yaptı. Kitabı yeni bitirmiş ve tüm duygu yoğunluğu birikimiyle sizi bu yorumu yazıyorum. Kitabı sevdim mi? EVET. Thomas ölsün mü? Ömür boyu falaka cezası yese içim acımaz. June ile Day kavuşsun mu? Bunu bir soru olarak bile kabul etmiyorum, yazar UMARIM bu konuda baaaaazı kitapları (Bknz; Alaycı Kuş, mutlu son demeye bin şahit bir sonu protesto ediyorum.) kendine örnek almamıştır ve yazarken onu dürten şeytana uymamıştır.

Kitabın tek eksiği biraz daha aksiyondu sanırım. Azıcık daha uzatıp aksiyon artırılsaydı bence ortaya bomba bir şey çıkardı. Ki kitabın sonundaki ve Day'in ailesinin evindeki malum sahneler okuyucuya çok güzel şekilde yansıtılmak bir yana insan kendini daha fazlasını isterken buldu.

Kitapta ne olacağını bileceğiniz/tahmin ettiğiniz bir gidişat dışında yazarın bana süprizler yaşattığı noktalarda oldu. Kalemi çok güçlüydü diyemem ama ilk çalışması ve genç yaşında yazdığına bakılırsa ortaya gayet süper bir iş çıkardı diyerek hakkını vermem gerek.


Distopik sisteme gelirsek ben şahsen kızın komutanının dışında sistemin başındakileri daha çok görmeyi beklerdim. Bana sanki komutan kendi çalıp, kendi oynuyormuş gibi bir hava verdi okurken. Thomas zaten ayrı arıza. Kitap bir üçlemenin ilk adımı olarak kafamızda epey soru işaretleriyle bitti tabii.

Karakterleri sevdim. Şartlar bu kadar kötü olmasaydı kötü çocuk tipli flörtöz bir Day görmek isterdim açıkçası. Altyapı var yani. June'a gelirsek tipik bir Distopya kahramanı. Tüm yükü üzerine alan, gözü kara, saliselik kararlar alıp sonuna kadar uygulayan, sadık vs vs liste uzar gider. Kusurları da yok değil tabii.

Ayrıca kitap bir çok açıdan realistik bir şekilde kurgulanmıştı. Distopya sevenlere tavsiyemdir.

Bir sonraki turumuzdan sonra seriye devam etme planlarım var. Tüm sorularımın cevabını almadan ben rahat etmeyeceğim!

24 Mart 2014 Pazartesi

ÜKG Blog Tur: Kocan Kadar Konuş - Şebnem Burcuoğlu | Yorum + Evliliği Aşılamanın Evreleri




| Tur Takvimi |

23.03 | Kitap Esintisi – Kitap Yorumu
23.03 | Kitap Hayvanının Günlüğü - Ön Okuma
24.03 | Romancekolik - Yorum + Evliliği Aşılamanın Evreleri



"Türkiye'de kadınların DNA'larına kodlanmış olan evlenme saplantısı, ne yazık ki bizim ailede daha yoğun. Millete ailesinden genetik miras olarak mavi göz kalır, bize bu evlenme saplantısı kalmış. 'Sinek kadar eri olanın dağ kadar feri olurmuş' atasözü, anneannem Peyker'in lafıdır. Yani o sözü söyleyen ata, bizzat benim anneannem.

Sözün özü, kocan varsa varsın, yoksa da geçmiş olsun. Hele ki bir de 30'una gelip de bekâr kaldıysan bu dünyada yatacak yerin yok!"

Evli misin?
Ya nişanlı?
Sevgilin var mı?
O da mı yok!
Yaş kaç?
Hmm. Anlaşıldı.

Sen en iyisi bu kitabı bir oku. Yalnız değilsin Türk kızı! Senden çok var -ay bunu da yanlış anlayıp trip atarsın sen şimdi. Yok, öyle demek istemedik. Ailen, çevren, eşin-dostun-arkadaşınkankan, hepsi evlilik lafı ediyor değil mi? Ama zor iş.

Koca bulmak ÇOK zor iş arkadaş...






Kitap Adı: Kocan Kadar Konuş
Yazar Adı: Şebnem Burcuoğlu
Yayınevi: Dex Plus
Türü: Çik-lit
Format: ARC, Paperback
Dil: Türkçe
Sayfa Sayısı: 220
Çıkış Tarihi: Mart 2014
Değerlendirme: 4 / 5



Türk kızının bitmeyecek çilesi, hayali, sızlanması, serzenişidir evlilik! Açıkça bunu yaşayanlardan biri olduğumu söyleyebilirim. Kitaptaki karakterimiz gibi evde kalmış sayılmasam da yaşadığı stresi, gerilimi filan anlayabiliyor ve empati kurabiliyorum. Bir ara kızı o aileden evlat edinmek farz oldu bile dedim! O neydi öyle?

Efsun iyi, hoş kız ama beni sonlarda çıldırttı. Kız resmen iyi niyetinin kurbanı olup çıktı. Hayır, baktın uyguladığın sistem ters tepiyor, insan geri pedal yapar ama değil mi?! Sinan ellerinin arasından kaçıp gitti resmen. Sonlardaki Sinan'ın tavrınada gıcık olduğumu hemen araya sıkıştırmak istiyorum. Ne burnu havadalıktır o! Kız gelmiş özür dilemiş, anladık biz beraber olamayız diyorsun da azıcık ruhsuz olma bu konuda ama değil mi? Onca yıllık hatır vs var ortada çok ayıp çok!

Gelelim okuma sürecime. Kitap kısa ve çok eğlenceli geçti. Başlarda beklemediğim bir şekilde kendimi gülmekten ağlarken buldum. Karnım ağrıdı. O kadar ağrıdı ki bir yerden sonra gülmemek için kendimi kastığımı ciddi olarak ve tüm samimiyetimle itiraf edebilirim. Gel görelim ki kitap Sinan öncesi ve sonrası olarak ikiye bölünmüş gibi hissettim. İlk part süper, tam gırgır geçerken ikinci part yani kitabın diğer kısmında bir performans düşüklüğü sezdim. E alışmış kudurmuştan beterdir! İnsan hani benim komedim, kahkahalarım demiyor değil.

Birde o sona çemkirerek yorumumu sonlandırmak istiyorum. Ama yazarcığım oldu mu bu şimdi? Cliffhanger bir son beklemiyordum ben açıkçası. Hayır, bir cümle daha uzatıp oraya bir "Evet." sözcüğü iliştirseydin içim rahat edecekti vallahi. Neyse, bizde hani kitabımızzzz diye ikincisi için taciz ederek intikamızı alırız artık :P

Kendimde "evlilik" ideolojisiyle yetiştirilmiş bir türk kızı olarak aile ve etraftakilerin size evliliği aşılama evrelerini kendimce bir değinmek istiyorum.

EVLİLİK AŞILAMA EVRELERİ

Bebeklik: Aslında her şey kundakta, daha yeni doğmuş, yüzünüz kıpkırmızı, tek derdiniz süt olan o zamanda kucaktan kucağa gezdirilip, "Mürüvetini de görürsünüz inşallah!" ile başlar.

Çocukluk: Bir çocuğun konuşup, yürümeye başladığındaki ilk oyunudur evcilik! Oyununuz bebeklerle oynamak olsa bile "Teyzeler" müdahaleye gelebilirler. Zaten erkek bir çocuğu evcilik oynamaya zor kandırmışken Teyze gelir, "Ne oynuyorsunuz?" diye sorar. "Bebeklerimizle oynuyoruz!" dersen yandın. Hemen başlar, "Olur mu öyle? Evlendirin siz bebeklerinizi gitsin!" Teyzeye kafan güzel mi diye soramayacak kadar ufak olduğumuz dönemlerdir bunlar ne yazık ki.

İlkokul Çağları: Okuldan eve gelince evi dolu bulduğun günlerdir o zamanlar. Malum "Teyzeler" eve doluşmuşlardır. Derslerin nasılların peşi sıra hep bir, "Ah seni oğluma alacağım!"lar gelir. O dönemler "Ben okuyacağım yea." diye çıkışırsın ve karşılığında koro halinde bir "cık cık" lama alırsın. Bu laflarını annen duymasa bile şikayeti mutlaka anne kulağına gider.

Ergenlik Çağları: En kritik dönemlerden birisidir. Bütün ev işi aksatmaların peşi, "Sen evlenince napacaksın?" , "Çok çekersin bu kafayla." , "Aç açına mı kalacaksınız?" , "Bak bu pasaklılığınla bize laf getirme!" gibi bilumum evliliğe ima lafları işitirirsin. Bir de artık o teyzelerin bahsettiği meşhur oğlanlar vardır yanlarında. Evliliği iyi empoze etmiş miyim diye birde durum yoklarlar. Sen o devirlerde "Ben evlenmicem yea." , "Bekarlık sultanlıktır." gibi bilumum lafla savunmaya geçersin. Bunu aslında daha önce o gözle bakmadığın erkeklerin alınlarında "Potansiyel Koca" yazısı gördüğünden, yusuf yusuf olduğundan söylemişsindir.

Dünürcüler: Dikkat bölünerek çoğalırlar! "Bak ablanım diye iyiliğin için diyorum." bu tiplerin genel sloganıdır. Sen başta niyetini anlayamadığın ve aslanın tuzağına düşmek üzere olan bir ceylan misali gezdiğin dönemlerde seni av misali izler bu hatunlar! Nabza görede şerbet vermesini  bir bilirler ki sorma! Aralara malum çocuk hakkında laflar atılıp merak unsuru oluşturulur. Bak algı psikolojisi bile uyguluyorlar!

Bunlar bir Türk Kızının genel olarak karşılaştığı durumlardır. Tabii yazıyı deneyimlerimden yola çıkarak yazdığım için herkesin başına gelmemiş olabilir ama sizi iki dakikalığına evde kalmış diye görülüp ama evlenmek isteyenler için duaya davet ediyorum! İşleri zor. Koca bulmak ÇOK zor iş arkadaş. :)


13 Mart 2014 Perşembe

I Stand Before You - S.R. Grey








Kitap Adı: I Stand Before You
Yazar Adı: S.R. Grey
Türü: New Adult, Günümüz Aşk, Dram
Yayınevi: Self-Publisher
Seri Adı: Judge Me Not
Seri Sıralaması: 1
Toplam Kitap Sayısı: 2
Format: ARC / E-Book
Dil: İngilizce
Sayfa Sayısı: 410
Çıkış Tarihi: Eylül 2013
Reyting: 3.5 / 5




Lately I realize I have a new favorite genre. I always love reading Erotic novels because of that YA genre is not quite what I required. With new stream NA is turning out to be everything I need in a book.

When I first start the book I really confused with the beginning. Couldn't understand awhile. This influence my reading process.

It's a second-chance story. Both character had a really awful past and trying to find a new path for themself. I really admire them for their choice to be better than before. It's a salvation they seek. Found it between their arms.

Time a time I moved by story. It's really tragic what happens. But I couldn't I love the character. Story is the one impress me. And I can say author did a great job about getting emotional her readers. I really like dialogues.

Here is my favorite;

As I stand before you, judge me not.

&&&&&

Son zamanlarda yeni bir favori türüm oldu. Her zaman Erotik kitapları okumayı sevdiğimden YA kitapları pek istediğimi karşılayamıyorlardı. Yeni New Adult akımı ise kitaplarda tam da aradığım şeye dönüştü.

İlk okumaya başladığımda biraz kafamın karıştığını söylemeliyim. Bir süre olaylara, okuduğuma anlam veremedim. Bu da doğal olarak okuma sürecimi etkiledi.

Bu kitap bir ikinci şans hikayesi. İki karakterinde çok zorlu bir geçmişleri olmuş ve kendilerine yeni bir yol bulmaya çalışıyorlar. Bu kararları yüzünden onları takdir ettim açıkçası. Aradıkları bir kurtuluştu ve bunuda birbirlerinin kollarında buldular.

Zaman zaman hikayede beni etkileyen yerler oldu. Olanlar cidden trajikti. Ama karakterlerimizi sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Beni etkileyen hikayeydi. Yazarımızın okurları duygusallaştırmakta iyi bir iş çıkardığınıda söyleyebilirim ayrıca. Diyalogları cidden beğendim.

Favori Alıntım;

As I stand before you, judge me not.

10 Mart 2014 Pazartesi

Kış Masalı - Mark Helprin








Şehirlerden… New York. Nehirlerden… Hudson Nehri. Göllerden… Haritalarda var olmayan ama her kış donan bir göl ve bir adam. Mevsimlerden… Merhametsiz kışlar. Bulutlardan… Bir duvar. Erkek… Mekanik erbabı bir hırsız. Kadın ise… Hep genç kalmaya mahkûm bir ilahe. Siyahla beyaz kadar birbirinden farklı iki gazete… Hepsi de tesadüfen birbirini bulan ve her biri başlı başına birer masal kahramanı, insanlar. Gemiler, trenler, caddeler, köprüler, binalar, yıldızlar, takımyıldızlar, bataklıklar, parklar, meydanlar, ağaçlar… Ve hepsini çevreleyen ışıklar ve renkler; muhteşem manzaralar ve görüntüler… Bütün bu tablo içinde… Zamanı durduran tutkular… Ve zamanı durdurmak isteyen bir aşk…



ÖN OKUMA 


3 Week 3 Grand Giveaway: Part 1


Hi everyone,

I appreciate all your supports and this giveaway is a thank you from me. I'm really honored how my journey to being blogger held so much success, not to mention making many dear friends. Thank you, thank you from the bottom of my hearts!

Here is the first surprise gifts for you. Every Sunday for 3 week more surprise waiting for you in here!

One more thank you for the authors who kindly and generously support my giveaway with their book. I love you and of course your books!

I must say I read ALL of them and like it! I hope winners enjoy it too. Good luck everyone!

This giveaway OPEN INTERNATIONALLY.

Bu çekiliş elbette İngilizce kitap okuyan Türk okurlarıma da açıktır :) 

English Reviews;

Beneath The Burn
One to Hold
Naughty in Norway

Turkish Reviews;

Tears of Tess
Quintessentially Q


a Rafflecopter giveaway
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...