Yedincisini düzenlediğimiz ÜKG Blog Turuna hoş geldiniz!
Bu sefer bir ilke imza atıp sizi daha çıkmadan kitapla tanıştıracağız. Sana Soyundum dünyada çok satan listelerinde birinci olmuş ve bir o kadarda tartışılmış bir kitap. Biz blog turunda çok eğlendik, umarım sizde çalışmalarımızı incelerken eğlenirsiniz! Diğer bloglara bakmayı ve çekilişlere katılmayı unutmayın!
Öncelikle Blog Tur Takvimimiz;
Öncelikle Blog Tur Takvimimiz;
17.02 - Zimlicious - Yazar Tanıtımı ve Çekiliş
18.02 - Kitap Esintisi - Ön Okuma ve Çekiliş
19.02 - Yorumbaz - Gideon vs. Christian, Kitap Yorumu ve Çekiliş
19.02 - Romancekolik - Kitap Yorumu, 'Alfa Erkek Furyası' ve Çekiliş
19.02 - Kitab-ı Sevda - Kitap Yorumu, 'Sana Soyundum'u Okumak İçin 10 Neden ve Çekiliş
20.02 - Kitap Hayvanı'nın Günlüğü - Karakter Tahili, Soundtrack'ler ve Çekiliş
20.02 - Kağıt Kız - Dream Cast ve Çekiliş
20.02 - Sevgili Kitap - Alıntılar ve Çekiliş
Kitap Adı: Sana Soyundum
Yazar Adı: Sylvia Day
Türü: Erotik, Günümüz Aşk
Yayınevi: Doğan Kitap
Seri Adı: Crossfire
Seri Sıralaması: 1
Toplam Kitap Sayısı: 3
(Yazar dört de olabileceğini söyledi!)
Format: Paperback
(Yazar dört de olabileceğini söyledi!)
Format: Paperback
Dil: Türkçe
Sayfa Sayısı: 378
Çıkış Tarihi: 2013
Çevirmen: Ayşe Kaya
Kitabı ülkemizde çıkmadan önce okuduğum ve yorumladığımdan bu sefer ki daha çok ikinci defa okuduğumda hissettiklerim ve çevirisi üzerine düşündüklerimi kapsayacaktır.
Öncelikle şunu fark ettim ki ben ingilizcesini cidden unutmuşum. Hatırladığım kısımlar olmasına rağmen kendimi ilk defa okuyormuş gibi hissettim. İlk seferde Fifty Shades'e benzettiklerinden kitabın okuyucu kopyasını rica etmiş ve okumuştum. Benzetildiği kitaptan çok etkilendiğimden ortalama bulmuştum. Türkçe okurken sanki kurguyu daha iyi kavradığımı hissettim. Aynı şekilde karakterleride.
Öncelikle şunu fark ettim ki ben ingilizcesini cidden unutmuşum. Hatırladığım kısımlar olmasına rağmen kendimi ilk defa okuyormuş gibi hissettim. İlk seferde Fifty Shades'e benzettiklerinden kitabın okuyucu kopyasını rica etmiş ve okumuştum. Benzetildiği kitaptan çok etkilendiğimden ortalama bulmuştum. Türkçe okurken sanki kurguyu daha iyi kavradığımı hissettim. Aynı şekilde karakterleride.
Bu sefer aralarında ki sürekli sevişme halleri beni boğmadı. Bunu belki ilk defa kendi dilimde böyle bir şey okumama da bağlayabiliriz. İngilizcede artık defalarca karşılaştığımdan monotonlaştı cümleler tabii. Ama sürekli tensel temasta olmalarının ikisininde taciz mağduru olduğu ve geçmişlerini sanki böyle aklamaya çalıştıklarını düşüncesiyle okuyunca sıkılmadım. Duyguları hissettim, içimde cızladı ama yazarımız tensel olayları çoğaltınca hissiyatta dengeyi o kadarda iyi sağlayamamış. Özellikle karakterlere karşı sanki nötr hissediyorum. Ne seviyorum ne de nefret ediyorum. Benimseyemedim istediğim gibi.
Çeviri için hiç abartmadan Ayşe Kaya'yı, kitabı editleyeni, son okumasını yapana kadar tüm kadroyu alkışlıyorum. Erotik kitabın nasıl çevirmesini gerektiğine bence süper bir örnek sağladılar. Ben gibi Grinin Elli Tonu faciasından sonra çeviri konusunda tereddütle yaklaşan varsa çekinmesin diyorum. Beni tek rahatsız eden kitabın argo bir dili olması dolayısıyla direkt çevirildiğinden "yarık" kelimesinin kullanılmasıydı. Cidden riskli bir kelime olmuş. Ben ki yüzden fazla erotik roman okumuş, görmediğimin kalmadığını düşünen bir insanım ağzım açık kaldı görünce. Malesef yakıştıramadım. Belki ateşli anlarda oğlumuzun söylenmesi bir nebze kabul edilebilir görülse de kızımızın kendi cinsel organı konusunda böylesi bir tabir kullanmasını itici buldum. Bunun dışında gayet akıcı bir şekilde kitabı okudum ve konuyu daha çok sevdim. O kadar Fifty Shades benzetmesi okuduktan sonra kıymetini de bildim denebilir.
Son dakika yayınevinden süper haber!
ALFA ERKEK FURYASI
Son zamanalarda dünyada olduğu gibi ülkemizde de Alfa Erkek furyasına kapılanlara rastlamışsınızdır. Henüz o şanslılar arasına girmediyseniz bence iyice hazırlanın. Çünkü Grinin Elli Tonu'nun satışları patladıkça her taraftan bu tarz kitaplar türemeye başladı. Bu da daha çok Alfa Erkek demek olduğunu sanırım söylememe gerek yok. Sadece BDSM temalı olmasına da gerek yok, bir zengin CEO ve kendi halinde bir kadını barındırması yeterli. Duruma göre kurgularda fazlasıyla oynamalar olsa da genel olarak arızalı karakterler bulmamız mümkündür.
Tanımın anlamına bilmeyenlere ise kısaca Alfa Erkek ne demek bir tanıtalım. Alfa Erkek, ya benimsin ya toprağın diyecek kadar sahiplenici, dediğimi yapmadın mı? al sana şaplak diyecek kadar kuralcı (Bu tamamen bir örnektir. Her Alfa Erkekte aman aramayın!), benim dediğim olacak işte o kadarcı bir karaktere sahiptir. Yani aslında tipik bir türk erkeği. Ama yabancılar bu icadı yakışıklı mı yakışıklı CEO'lar, savaşçılar, lordlar, şeyhlerde filan işi geliştirince bizimkilerin pabucu uzaya gitti doğal olarak.Hah birde bizim erkeklerimizden olmayan duyarlılık dozajıda biraz artmış bu tiplerde. Tamamen biz zavallı kadınların hassas duygularıyla oynamak için yapılmış bir numara bu. Hiç yazıktır, günahtır, bu kadınlar sonra kendi kocalarına, gelecekte ki eşlerine nasıl bakacaklar? demek yok! Anlımıza yazıymış, çekeceğiz diyerek boyun eğdik.
Bu tip kurgularda ki adamların four,six,eight packlik - karındaki baklava sayısı- olması da işimizi hiç kolaylaştırmıyor yahu! Fabrikasyon mudur nedirler hep defosuz piyasaya sürülüyorlar. Defolu olanlarınında arkasında mutlaka acıklı bir hikaye vardır. Kitap boyuncada buna ima yapılıp, mendini kap da gel a kız mesajı veriliyordur. Hadi tipleri hep aynı, sarışın mavi göz diyerek yazarların hakkınıda yemeyeyim. Şu ana kadar her türden olanını okudum. Ama dersiniz katı bir kural var bu Alfalarımız zengin olmalı. Fakir ama gururlu gitmiyor bu tarzlara. Çok ezikleniyorlar. İnsanın içi parçalanıyor resmen. Tamamen deneyimden konuşuyorum burada.
Suyundan mıdır havasından mıdır bilinmez bu Alfa Erkeklerin bozuk ağzında bir keramet var, bizi kalpten götürüyor.
Zaten dirty talk dediğimiz bu sözcükler bilimsel bir gerçek olarak bazı kadınlarda afrodizyak etkisi yarattığı kanıtlanmış. Biz de insanız yahu, etkileniyoruz ister istemez. Örnek verirsek; ''Seni pataklayacak ve sonra bu bilardo masasının üstünde becereceğim.'' Bunun neresinden etkilenceğim yahu diyenler, bir değişiklik yapın ve kendinizi inkar etmeyi bırakın diyorum.
Aynı zamanda Yasak Elma etkisi bu furya. Şu şekilde elimize verdiler elmayı, ısırmayacağız da ne yapacağız?!
İş tamamen ulaşılamayanın tatlı olmasından geçiyor. Kurgularda ki Alfa Erkeklerde gerçeklikten uzak olunca bize iç çekip, onlara her fırsatta sorun çıkaran, ret eden kızların saçını başını yolmak düşüyor. Gerçek hayatta olsa kızın hiç şansı yoktu zaten diye de kendimizi avutuyoruz işte. Sanki olsa bize bakacaklarda!
Birde meşhur kıskançlıkları, sahiplenmeleri vardır ki bize bir tek bunu yapmak düşer;
Kendimize geldiğimizde içten içe kıza adamı kıskandırdığı için tebrik etsek de mutlaka işi abarttığından sinir krizlerine gireriz. Halbuki n'olurdu dediğini yapsaydın adamın? Hepte gözü tutmayan kişilerde bir iş vardır. Mutlaka kıza art niyeti beslemektedir. Üç kuruşluk insan için kırdığın dalyan gibi adama muhtaç kalırsın o hainin planlarına düştüğünde işte!
Birde romantiklerdir ki yok anacım, bu hissettiğim haset değil gaz sıkıntısı deriz içten içe. Daha da iflah olmayacağımızın imzası, mührü, tüm yasal işlemleri de tamam olur. Hele adam Alfa filan dedik ama kız karşısında diz çöktüğü nadir ama değerli zamanlar vardır ki cazibesi karşısında kim durabilir? İnce duygulu öküzüm, odunum der bağrımıza basarız.
Bad boylar - namı diğer kötü çocuklar - candır, ciğerdir, değeri bilinmelidir. Bu tip adamların laflarla akrobasi yeteneği pek gelişmiştir. Okurken insana kötü olduğunu bile bile sevdiğimizden gizli haz verir. Stalker - yani kızı takip etmesi - hiçte sorun değildir. Ne de olsa kurgu okuyoruz yahu? Kim takar yasaları. Kız da zaten dünden razı diye bahaneler uydururken kendimizi buluruz. İşte, tam da o an bağımlılığın başlangıcını yaşadığımızın farkına varırız. Bunun zararsız olduğunu sanar ve umursamayız. Ama;
Bad boylar - namı diğer kötü çocuklar - candır, ciğerdir, değeri bilinmelidir. Bu tip adamların laflarla akrobasi yeteneği pek gelişmiştir. Okurken insana kötü olduğunu bile bile sevdiğimizden gizli haz verir. Stalker - yani kızı takip etmesi - hiçte sorun değildir. Ne de olsa kurgu okuyoruz yahu? Kim takar yasaları. Kız da zaten dünden razı diye bahaneler uydururken kendimizi buluruz. İşte, tam da o an bağımlılığın başlangıcını yaşadığımızın farkına varırız. Bunun zararsız olduğunu sanar ve umursamayız. Ama;
Tehlikenin farkında değilsin! Sürekli bu tip adamları okumak isteyecek, belki hayalleri onlar üzerine kuracaksın, her okuduğun kitapta onu arayacaksın, bulamadığında tat alamayacaksın, sonsuza kadar lanetlenmiş olacaksın.
Bu yazımda bağımlılıktan kurtulma üzerine ipuçlar vereceğimi sanmadınız umarım. Kelin merhemi olsa kendi başına sürerdi yahu! Eğer yukarıdaki sayılanlara karşı bir etki gösteriyorsanız, hemen ilacınızı - kitabınızı alın ve yeni bağımlılığınızı benimsemeye bakın. En iyi kendi haline bırakıldığında baş edilebiliyor.
Dipnot: Alfa Erkek furyası şu aralar günümüz aşk ile ön plana çıkmış olabilir ama neredeyse tüm kurgu türlerinde bulmanız mümkündür. Aslında uzun süredir bu tür tipte erkek kahramanlar yazılıyor sadece furya haline gelmesi son dönemlerimizi buldu.
Sıra geldi çekilişimize!
Şartlarımız;
* 18 yaşından küçükler katılamaz! (Tamamen kitabın türüne ve içeriğine bağlı bir durum.)
Sıra geldi çekilişimize!
Şartlarımız;
* 18 yaşından küçükler katılamaz! (Tamamen kitabın türüne ve içeriğine bağlı bir durum.)
* Katıldığı halde sorumluluk kesinlikle bloggera ait değildir.
* Kitap eline geçtikten sonra aldığına dair haber verilmesini rica ediyorum.
* Kitap eline geçtikten sonra aldığına dair haber verilmesini rica ediyorum.
* Kargoda kaybolan ürünler sorumluluğum dahilinde değildir.
* Kazanan sonuçlar açıklandıktan sonra iki gün içerisinde adresiyle dönüş yapmalıdır. Aksi halde yeni çekiliş yapılacaktır.
a Rafflecopter giveaway
a Rafflecopter giveaway
0 yorum:
Yorum Gönder