Kitap Adı: Bodacious
Yazar Adı: Sharon Ervin
Türü: Dram, Günümüz Aşk, Erotik
Yayınevi: Publish America
Format: E-Book
Dil: İngilizce
Sayfa Sayısı: 264
Çıkış Tarihi: 2001
Çıkış Tarihi: 2001
Uzun zaman önce karşılaştığım bir kitaptı Bodacious. Karşılaşma sebebimse o zamanlar okuduğum bir kitaptan etkilenip aradığım "dağ adamı" erkek tipine sahip kitapları okumak istememdi. Aradan baya zaman geçti ve bu kitaba tekrar dönüşüm bu sefer farklı bir şeyi "Stockholm Sendromu" vakalarını okumak istememle oldu. Öncelikle uyarmam lazım. Bu bildiğiniz aşk kitaplarına benzemez! Aslında aşk denilebilir mi veya ne kadar derece denilebilir orasıda biraz tartışılır. Aynı şey erotikliği içinde geçerli.
Kitaba gelirsek direkt girişiyle beni içine çekmişti ilk başta. Kızımız yanlış anda yanlış yerde olduğu için soyguncular tarafından kaçırılmış, allahın dağına getirilmiş, 19luk bir kekemenin eline tecavüz edilip öldürmesi için verilmiştir. Gazetecilik mesleğini yapmasında ona yardımcı olan sivri zekasıyla elemanı bir şekilde manipüle eder ve çocuğun canavar gibi gördüğü bi adamın kollarına bırakılır. Buralar hızlı girişe göre baya ağır ilerlemekte. Sıkılıp bırakmamanızı tavsiye ediyorum.
Onu bulan adam baya iri yarı, saç, sakal birbirine karışmış, hiç konuşmayan biridir. Kızı vahşi hayvanlardan kurtarıp bir ahıra kapatır. Kız kimin elinden kaçıp, kimin eline düştüm ben diye vahlana dursun kısa sürede adamın onu orada zorla tutmadığını bilsede inadına bunu görmek istememektedir. Kaçmaya çalışır ama vahşi hayvan saldırır diye çok korkuyordur. Bu sebeple kulübeye onu buraya bırakan 19luk elaman erzak bırakırken onu buradan kaçırmasını söyler.
Halbuki hayat burada ne güzel bir düzende gidiyordur. Adam yan gözle bile bakmamıştır değil dokunmak! Sana tarak bile bilemişti ağaçtan be adi kadın! Ne vardı gerçek hayata dönüp, o iğrençliklerle yüzleşmekte ha? Velhasılı kelam bu süzük 19lu, kızı kaçıran ve tecavüz etmeye can atan abisine onun hala yaşadığı ile nerede olduğu haberini yumurtlar mı? Kızımızda isteyerek, kanarak onla gider mi? Ne demişler haaaanım, küçümsemeyeceksin kimseyi. Ben buna bi yumruk atsam uçar dedi ama ne oldu? Kendini ağaca bağlanmış, neredeyse tecavüze uğramadan önce yüzün dağlanacakken buldun. Neyse ki "Bo" - bay dilsiz - geldi de kurtardı günü. Birde saçma düşünceleri var ki allahım şu kızı hak edecek ne yaptı bu adam demeden duramıyorum. Delirmeye de başlamıştı. Sorular soruyor, birde kendi cevaplıyordu.
Halbuki hayat burada ne güzel bir düzende gidiyordur. Adam yan gözle bile bakmamıştır değil dokunmak! Sana tarak bile bilemişti ağaçtan be adi kadın! Ne vardı gerçek hayata dönüp, o iğrençliklerle yüzleşmekte ha? Velhasılı kelam bu süzük 19lu, kızı kaçıran ve tecavüz etmeye can atan abisine onun hala yaşadığı ile nerede olduğu haberini yumurtlar mı? Kızımızda isteyerek, kanarak onla gider mi? Ne demişler haaaanım, küçümsemeyeceksin kimseyi. Ben buna bi yumruk atsam uçar dedi ama ne oldu? Kendini ağaca bağlanmış, neredeyse tecavüze uğramadan önce yüzün dağlanacakken buldun. Neyse ki "Bo" - bay dilsiz - geldi de kurtardı günü. Birde saçma düşünceleri var ki allahım şu kızı hak edecek ne yaptı bu adam demeden duramıyorum. Delirmeye de başlamıştı. Sorular soruyor, birde kendi cevaplıyordu.
Gel gelelim kızımız başta yaşlı sandığı, sonra mucizevi bir şekilde kaslarını ve genç vücudunu farkettiği bu adamı mıncıklamadan duramadı. Birde şaşkın tişörtsüz gez kulübede dedi mi adama pat diye? Kesinlikle doğru okudunuz. Adamda dünden razı belli ki bir süre sonra kıza dokundurttu kaslarını hatta karşılık bekliyor. Bunlar takip eden neredeyse bir haftayı kulübeden mecburi durumlar dışında çıkmayarak geçiriyorlar. Adam homurdanıyor, kafa sallıyor bu şekilde anlaşıyorlar şaşırırsınız.
Hava kötüleşmeden kız eve gitmek istediğini söylemişti, havalar iyi olunca adam sözünü tutmak zorunda kalıyor. Kız zaten saçma, sapan bir kavga çıkarıyor. Yakınlarda ki kulübede ki kadın evlenecek misiniz diye sorunca hem paniğe kapılan hem de düşünceden hoşlanan dengesiz kızımız oğlana bunu yumurtladı mı? Oğlanda kendi oyduğu bir tahta yüzük çıkardı mı ortaya? Kız bunu görünce çıldırıp demediğini bırakmadı mı? Karşındaki cevap vermeyip, tepki göstermeyince kavgada abes kaçıyormuş onu farkettim. Ha duvara diyorsun ha adama. Adam o sinirle atıyor yüzüğü ateşe, çekip gidiyor bir süre. Kızda salağın önde gideni koşup kurtarmaya bakıyor yüzüğü. Bağrına basıyor filan. Bo gelincede kızı götürüyor bu sefer. Otobüs durağında bırakıyor. Kız yuh artık! diyebileceğiniz bir şekilde adama Koala cinsi yapışıyor. Bırakma beni, kulübenin kadını, hayvanlarının bakıcısı, çocuklarının anası olurum diye sızlanıyor. Kafadan kontak diyorum size.
Oğlan bunu bırakıp gidiyor. Otobüse atlayıp geri dönüyor, federaller peşindeymiş meğersem sorguya çekiyorlar. Peşi sıra geçen üç aylık bir süreçte kızımız ağlayıp, zırlasa da toparlıyor. Hikayesini gazetede yayınlıyor. Sonra bir gün apartmanına yeni taşınan arkadaşının bahsettiği yakışıklı adamın aslında "Bo" olduğunu öğreniyor. Adam askerden sonra kulübeye kendini kapatmış. Hayata karşı yüzü gülmeyen bu adamı kendine getiren Sara yani kızımız olmuş. Onunla konuşmaması da ettiği altı ay konuşmama yeminindenmiş. Kız ben senle buralarda yaşayamam, işim, hayallerim var dediğinden kalkmış doktorasının tezini kulübede yaşadığı iki yılı yazarak vermiş. Üniversitede ders verirken bir yandan da kıza kur yapmak için buraya taşınmış. Kızın önüne resmen evlilik formunu koydu, evlenmeden asla dedi mi birde? E kızımıza da bundan sonra halt etmek düşerdi neyse ki etmedi mutlu sonumuza kavuştuk.
Değişik bir kitaptı beni en çok etkileyen kısmı bu oldu. Sanırım içten içe farklı şeylere hasret duyuyormuşum. Ne öyle aşkı iliklerime kadar hissettim ne çok erotik değildi, değişikti sadece. Sevdiğim bir değişiklik oldu.
Oğlan bunu bırakıp gidiyor. Otobüse atlayıp geri dönüyor, federaller peşindeymiş meğersem sorguya çekiyorlar. Peşi sıra geçen üç aylık bir süreçte kızımız ağlayıp, zırlasa da toparlıyor. Hikayesini gazetede yayınlıyor. Sonra bir gün apartmanına yeni taşınan arkadaşının bahsettiği yakışıklı adamın aslında "Bo" olduğunu öğreniyor. Adam askerden sonra kulübeye kendini kapatmış. Hayata karşı yüzü gülmeyen bu adamı kendine getiren Sara yani kızımız olmuş. Onunla konuşmaması da ettiği altı ay konuşmama yeminindenmiş. Kız ben senle buralarda yaşayamam, işim, hayallerim var dediğinden kalkmış doktorasının tezini kulübede yaşadığı iki yılı yazarak vermiş. Üniversitede ders verirken bir yandan da kıza kur yapmak için buraya taşınmış. Kızın önüne resmen evlilik formunu koydu, evlenmeden asla dedi mi birde? E kızımıza da bundan sonra halt etmek düşerdi neyse ki etmedi mutlu sonumuza kavuştuk.
Değişik bir kitaptı beni en çok etkileyen kısmı bu oldu. Sanırım içten içe farklı şeylere hasret duyuyormuşum. Ne öyle aşkı iliklerime kadar hissettim ne çok erotik değildi, değişikti sadece. Sevdiğim bir değişiklik oldu.
Değerlendirme;
Bana biraz saçma sapan gibi geldi ama... :/
YanıtlaSilDoğrudur, çok fazla realistik sayılmaz. :) Beni en çok sonlarında oğlanın herşeye bahaneleri güldürttü.
Sil