Kitap Adı: Lord of the Fading Lands
Yazar Adı: C.L. Wilson
Türü: Fantastik, Orta Çağ, Romantik
Yayınevi: Leisure Books
Seri Adı: Tairen Soul
Seri Sıralaması: 1
Toplam Kitap Sayısı: 5
Format: E-Book
Dil: İngilizce
Sayfa Sayısı: 402
Çıkış Tarihi: 2007
Romance ağırlıklı bir epic fantasy okumak ilginç bir değişiklik oldu. Yazar kendi dilini, dünyasını oluşturmuş. Dili sana ezberlettirmeyi de amaçlamış. Bir süre sonra çevirisini vermiyor. Kitabın son sayfasında bir sözlük mevcut ama.
Kitabın başını çok sevdim. Cümleler, yazarın duyguları ifade edişi beni çok etkilemişti. Ortalara doğru doğal olarak bir entrika durumu işin içine girince biraz sıkılmaya başladım. Sonuna doğru iyileşti. Rain ile Ellie arasında ki oldukça sıradışı. Erkek karakterimiz yeri gelince çok kırılgan olabilen - bu sadece kızımıza karşı - yeri geldiğinde de çelikten sert ve kararlı biri.
Kızımız ise cesur ama yıllardır yaşadığı hayat tarzının verdiği bir eziklik içinde yaşamış gibi geldi bana. İleride baya yeri göğü inletecek ama daha zaman var. Bu kitapta çiftimizin tanışması, nişanlanmaları ve aralarına girmeye çalışan kötü güçler anlatılmış. Pes dedirtecek derece de çok insan da girmeye çalışıyor. Kraliçe mi, kızın annesi mi, kötü adamlar mı, kızı zorla evlenmeye iten adam mı dersiniz oho liste uzun. Kitap ara ara da beni gülümsetti aslında.
Kızımızın gardiyanları ile diyaloglar bir alemdi. Çiftimizin bu kitapta evlenmelerini bekliyordum aslında ama yazar seriyi beş kitaplık yaptığından elinden geldiğince erteleyecek olayı gibi geliyor. Bunu böyle yaparken de okuru sıkmasından çekiniyorum bir de. Bunuda devamını okuyup göreceğim.
Kitap bir sürü bilinmeyenlerle dolu aslında. Bu Feyler beş elementi - Toprak, Ateş, Su, Hava ve Ruh - kullanabiliyorlar. İnsanlar üzerinde büyüler yapabiliyorlar. İstedikleri bir şeyi yaptırmak, unutturmak gibi. Görünmez olabiliyorlar. Ölümsüzler ama her öldürdükleri kişinin ruhu onunla beraber kalıyor ve içlerinde ki kötülük o Fey'i içten içe yiyor. Özellikle de ruh eşini bulamayanlar del'rahaisen - yazımı böyleydi sanırım, kitapta çok tuhaf isimler olduğunu söylemiştim değil mi? - tipine, yani karanlık tarafa geçiyorlar.
Feylerin hepsi Ruh elementinin yardımıyla zihinlerinden birbirleriyle konuşabiliyor. Öldürülmeleri için kafalarının kesilmesi lazım. Bunun dışında her türlü yarayı Fey kadınları - bunların hepsi iyileştiricidir - iyileştirebiliyor. Tairen Ruhlarının - yani Rain gibilerin - ruh eşi olmuyor aslında. Bu kızın onun nasıl ruh eşi olduğu tamamen bir gizem. Kızın kimliğide öyle. Kızla zihinsel olarak konuşabiliyorlar, duygularını aktarabiliyor, rüyaları paylaşabiliyorlar. Bağ sapasağlam bir hale gelince iki kişi değil bir bütün olacaklar.
Kitap kötü düşmanlarsız olmaz. Onlardan da iki üç tane bulunmakta. Her yakadan saldırıyorlar çiftimizi ayırmak için. Büyüleri, iksirlerini eksik etmiyorlar. Buna ek olarak bir sürü şey sizi kitapta beklemekte. Epic Fantasy seviyor ve romancete okuyorsanız, okumanızı mutlaka öneririm. :)
Konumuza gelirsek, Rain bir Fey - bunun tam bir çevirisini bulamadım. Peri desen değil ama ona yakın bir şey. - kralı. Aynı zamanda Tairen adında büyük kanatları olan ve perilere bağlı bir türünde ruhunu taşıyor ve onun kılığına bürenebiliyor. Sorun şu ki Tairenler ölmek üzere. Feylerde de Büyü Savaşından beri sadece bir çocuk doğmuş. Soylarının devamının gelmesi için Doğruluğun Gözüne yalvarıyor Rain. İlk başta emrediyor ama taş oldukça güçlü. Son çareyi yalvarmakta buluyor ve iki görüntüyle bahşediliyor. Biri asıl kızımızın görüntüsü. Diğeri ise kızın yaşadığı şehir. Savaş zamanında kalbinin eşini kaybeden oğlanımız dünyayı yakıp yıktığından beri ilk defa topraklarından çıkıyor.
Kızımız ise bir marangozun üvey çocuğu. Yirmi dört yaşına gelmiş bir kız. Geçit töreninden bir gece önce sürekli peşinde koşan adama annesinin zoruyla güzel görünmek isteyen kızımız, onların gençleri yanlız bırakmasıyla tacize uğrar. Adam kızın boğazını ısırıp izini bırakmıştır. Kız çok sinirlerek etrafa bir enerji yaymış ve bu şehrin yakınlarında ki asıl oğlanımıza bile ulaşmıştır. Oğlan bunun bir ruh eşinin çağrısı olduğunu biliyordur ama o kadar kısa sürmüştür ki yerini bulamaz.
Bu ısırık olayı insanların adetlerine göre sahiplenilmek için yapılan bir ritüeldir. Başına gelen kız evlenmezse o kişiyle, dillere düşer. Kız işin bu kısmından habersiz ama. Başına ne geldiğini bilmiyor ve ertesi gün geçit törenine kardeşleriyle beraber gidiyor. Kalabalıktan dengesini kaybedip yere düşünce eli kırılıyor ve o anda Rain gökte Tairen halindeyken hemen kızın yardımına koşuyor.
Kız elinin kırıldığına mı şaşırsın, koskoca canavar yanı başına konduğuna bilemeden oğlan bir büyüyle etraflarını kapatıyor. Tabii, bu tamamen iç güdüsel. Ruh eşlerini korumak onların içinden gelen bir şey ve Rainde bir zamanlar delirdiğinden bu duygu çift kat daha zor zapt edilir şekilde. Bir şekilde onu sakinleştirip kızı tedavi ediyorlar. Eve gitmek isteyince de peşinde 100 tane Fey savaşçısıyla yol alıyor. Akabinde asıl karmaşa başlıyor. Yaralamalar, mahkemeler mi dersiniz türlü entrika peşini kovalıyor. Acaba Ellie Rain ile arasında ki bağı kabul edip, benimseyecek midir?
Değerlendirme;
0 yorum:
Yorum Gönder